Temas etmeyen teknoloji, son zamanlarda gün boyu insanlarla dolu olan yerlerde mikropların yayılmasını azaltmak için gerçekten önemli hale geldi; örneğin ofis binaları, okul koridorları ve spor salonu soyunma odaları gibi yerler. Hepimiz bu alanların ne kadar kalabalık olduğunu gördük, öyle değil mi? Bu da gün boyu herkesin dokunduğu kapı kolları, musluklar ve diğer yüzeylerde bakteri ve virüs gibi zararlı maddelerin kalma ihtimalinin arttığı anlamına geliyor. WHO (Dünya Sağlık Örgütü), bazı yüzeylerin bazen günlerce zararlı mikropları tutabileceğini resmen belirtti; bu da toplu alanlarda birçok hastalığın çıkış nedenini açıklıyor. İşte tam da bu noktada otomatik su fıskiyeleri işe yarıyor. Bu tür fıskiyeler, insanlara hiçbir şeye dokunmadan içecek alabilme imkanı sunuyor. Sadece sensörün yanına elinizi bir sallayın ve işte! Hiçbir şeye temas etmeden su akmaya başlıyor. Bu basit değişiklik, ortamı genel olarak daha temiz tutmak açısından büyük bir fark yaratıyor.
Su dağıtım makinelerindeki dokunmatik olmayan teknoloji, sadece temizlik standartlarını artırmaktan öte, bu paylaşılan tesisleri kullanırken insanlara bir güvenlik hissi vermektedir. Çeşitli sağlık araştırmalarına göre bu tür teknolojilerin kurulumu, yüzeylerdeki mikropları yaklaşık %80 oranında azaltmaktadır ve bu da bakteri ile virüslerin kolayca yayıldığı ortamlarda önemli bir fark yaratmaktadır. Günümüzde artan kamu sağlığı kaygıları göz önünde bulundurulduğunda, bu tür önleyici adımlar, özellikle gün boyunca birçok farklı kişinin aynı yüzeylere temas ettiği ofis binaları ya da alışveriş merkezleri gibi yoğun alanlarda neredeyse zorunluluk halini almıştır. Dokunmadan kullanım sadece modaya uygun değil; aynı zamanda, topluluğunu potansiyel sağlık tehditlerinden korumak isteyen herkes için akıllı bir planlama biçimidir ve yine de herkesin temiz içme suyuna erişimini sağlamaktadır.
Sensörle aktif olan su soğutucuları, eski modellere göre hayatı kolaylaştırıp temizlik sağladığından son zamanlarda oldukça popüler hale gelmiştir. Yeni modeller hareket sensörleri üzerinden çalışır, böylece insanlar içeceklerini alırken hiçbir şeye dokunmak zorunda kalmazlar. Butonlara basmak ya da kolları çekmek artık gerekmediğinden ortaya çıkan kirlilik ve mikrop yayılımı azalır. Bu durum, çalışanların gün içinde ellerini yıkamadan sık sık içecek alması nedeniyle ofis yöneticilerinin endişe duyduğu bir konudur. Ayrıca artık kimsenin eski ve karmaşık makinelerden su almayı nasıl başaracağı konusunda başı belaya girmemektedir. Yeni cihazlara geçiş yapan ofislerde çalışan memnuniyetinin arttığı gözlemlenmiştir. Muhtemelen, birinin geçen hafta kahveyi döküp yapışkan butonlarla uğraşmak istemeyen kimse yoktur.
Sensörlü su soğutucular, eski modellere kıyasla daha fazla enerji tasarrufu sağlar. Bu yeni cihazlar yalnızca birisi yaklaştığında çalışır, buna karşılık geleneksel soğutucular çoğu zaman kimse çevrede değilken bile gün boyu çalışmaya devam eder. Güç tüketimindeki bu fark, aylık faturalar üzerinde ciddi bir etki yaratır ve aynı zamanda şirketlerin yeşil girişimlere katkı sunmasına da yardımcı olur. Birçok ofis yöneticisi, geçtikten sonra önemli ölçüde tasarruf sağladıklarını belirtmektedir. Tesisleri güncellemeye ve daha temiz iş yerleri oluşturmaya çalışan birçok kuruluşun olmasıyla birlikte, dokunmatik olmayan içme suyu istasyonları artık bir lüks madde olmaktan çıkıp standart ekipman haline gelmeye başlamıştır.
Mikroplarla savaşan yüzey işlemleri, özellikle malzeme içerisine karıştırılmış bakır ya da yüzeye gömülmüş gümüş iyonları kullanıldığında, şişe doldurma cihazlarının temiz kalmasında önemli bir rol oynar. Bu yöntemlerin çalışma prensibi, bakteri ve virüslerin hücre düzeyinde işleyiş biçimleriyle etkileşime girerek çoğalma kapasitelerini önemli ölçüde engellemektir. 2022 yılında Uygulamalı Mikrobiyoloji Dergisi'nde yayımlanan bir araştırmaya göre, bu bakır ve gümüş iyonları, temas süresi sadece iki saat olmasına rağmen mikropları %90 oranında azaltabilmektedir. Özellikle yoğun temasın yaşandığı yerlerde, sağlık standartlarına ve hastalık bulaş riskinin azaltılmasına önem verenler için bu tür teknolojilerin kullanımı mantıklıdır. Örneğin ara setlerde su şişelerini alan spor salonları, öğle yemeği saatlerinde yoğunluk yaşayan okul kafeteryaları ya da ortak kahve makinelerinin bulunduğu ofis mutfağı alanları bu duruma örnek verilebilir. Bu işlenmiş yüzeyler, içme suyuna zararlı maddelerin karışmasını engellemek için normal filtrelerle birlikte çalışarak tek başına her iki yöntemin sağladığından daha iyi bir koruma seviyesi sunar.
Kendi kendini temizleyen su dağıtım makineleri, herkes için temizliği çok daha kolay hale getirir. Çoğu model, sistemin periyodik olarak UV ışığı ya da özel temizlik kimyasalları kullanarak çalışır, bu yüzden kimse elle temizlik yapmak zorunda kalmaz. Bazı testler, bu otomatik temizleyicilerin makineyi laboratuvar sonuçlarına göre neredeyse tamamen mikroplardan arındırabildiğini, yaklaşık %99.9 oranında temiz tutabildiğini göstermiştir. Bu makineleri kullanan insanlar genellikle memnun kalmışlardır çünkü dispenser'ı kendilerinin temizlemesini hatırlamak zorunda değillerdir. Ayrıca, aynı makineyi gün boyunca birçok kişinin kullandığı durumlarda bile içme suyunun güvenli olmaya devam etmesi konusunda kullanıcılara güven vermektedir.
Şişe doldurma istasyonlarında su kalitesi ve güvenlik standartları açısından filtreleme seçenekleri büyük fark yaratabilir. Basit filtreler genellikle daha büyük partikülleri tutar ve hoş olmayan kokuları giderirken, ters ozmoz (RO) sistemleri çok daha güçlü çalışarak su içindeki zararlı maddeleri neredeyse tamamen, mikroskobik seviyelere kadar temizler. Bu gelişmiş sistemler, ağır metaller ve temel filtrelerin başa çıkamadığı küçük organizmalar gibi zararlı maddeleri de etkisiz hale getirir. Elbette bütçeye uygun filtreler başlangıçta maliyet açısından avantaj sağlar ve zaman içinde daha az bakım gerektirir, ancak RO teknolojisi florür, kurşun kirliliği ve zararlı bakteri türlerini uzaklaştırarak bu filtrelerin çok ötesine geçer. Sektör profesyonelleri, doğru filtrenin seçiminde istasyonun konumuna ve sisteme besleme yapan su kaynağının türüne bağlı olarak büyük ölçüde değiştiğini vurgular. Okullar, hastaneler ve insanın gün boyunca bol miktarda su tükettiği diğer yerler, kesinlikle bu premium filtreleme çözümlerine ek harcama yapmayı düşünmelidir. Sonuçta temiz su sadece tadıyla değil, aynı zamanda uzun vadede halk sağlığını koruyabilmesiyle de önemlidir.
Akıllı dolum takibi, dolumlu su makineleri aracılığıyla plastik atıklarla mücadelede gerçek bir oyun değiştirici olarak öne çıkmaktadır. Bu sistemler, ne kadar suyun döküldüğünü dikkatli bir şekilde takip ederek insanları şişelenmiş su satın almak konusunda ikinci kez düşünmeye teşvik eder. Rakamlar da oldukça çarpıcıdır – Amerikalıların yılda yaklaşık 50 milyar plastik şişe tükettiğini ve bunların çoğunun çöp kutularında sona erdiğini gösteren Earth Policy Institute verilerine bakın. Dolum sistemine geçişle bu sayıları önemli ölçüde azaltmak mümkün olabilir. Üniversiteler ve belediye binaları gibi birçok alanda zaten bu akıllı sistemler kurulmuş durumda; atıkları azaltırken çevre dostu girişimleri de ilerletiyor. Okullarda ise öğrencilerin tek kullanımlık şişeler yerine ücretsiz dolumları tercih etmeleriyle kampüsler gün geçtikçe daha temiz ve yeşil hale geliyor.
Tabandan yüklemeli su soğutucuları, enerji tasarrufu yaparken soğukluğu sağlamak konusunda oyunu gerçekten değiştirdi. Geleneksel üstten doldurmalı modeller artık kıyaslanamıyor çünkü yeni nesil modeller gelişmiş soğutma teknolojisi sayesinde daha az enerji tüketiyor. Enerji Bakanlığı, bu tasarımla yeşile geçmenin eski versiyonlara kıyasla elektrik tüketimini yaklaşık %30 azalttığını tahmin ediyor. Bu da bugün karşı karşıya olduğumuz iklim değişikliği sorunlarına karşı daha az karbon emisyonu anlamına geliyor. Taban yükleyicilerin bu kadar iyi olmasının nedeni, performansdan ödün vermeden hem ofislerde hem de evlerde iyi çalışmasıdır. Ayrıca çoğu, ENERGY STAR® gereksinimlerini karşılayan kompresörlerle donatılmıştır. Kimse çevresel etkisini azaltmak istiyorsa ancak kaliteden ödün vermek istemiyorsa, bu soğutucular hem konfor hem de çevresel sorumluluk arasında dengeli bir çözüm sunar.
İş yerlerinde duvara monte ve serbest duran su soğutucular arasında seçim yaparken, çoğu şirket öncelikle ihtiyaç duyduğu alan ile en iyi çalışan erişim türünü karşılaştırır. Duvara monte cihazlar, zemin alanında hiç yer işgal etmedikleri için okullar veya hastaneler gibi her metrekarenin önemli olduğu yerler için idealdir. Ancak bu modellerin düzgün çalışabilmesi için gerçek su tesisatına bağlanması gerekir. Serbest duran soğutucular ise farklı bir hikaye anlatır. Firmalar, bu cihazları istedikleri herhangi bir yere koyabilmeleri sebebiyle tercih ederler. Ofisler genellikle bir tanesini giriş alanına yerleştirirken alışveriş merkezleri yoğunluk değiştikçe cihazı mekânda hareket ettirebilir. Buradaki büyük avantaj taşınabilirliktır; daha sonra taşınma ihtiyacı duyulduğunda duvarlara delik açma konusunda kimsenin endişelenmesine gerek kalmaz.
Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, çalışan konforunu ve kaza önlemini öncelikli hale getiren su istasyonlarına giderek daha fazla yöneliyor. Seyyar modeller, kalıcı kurulum gerektirmeksizin ofisin her yerine konulabildiği için yaygın olarak tercih edilmektedir. Öte yandan duvara monte edilen modeller, zemin alanını korur ve en çok ihtiyaç duyulan yerlerde sabit kalır, bu da çalışma alanlarının düzensiz ekipmanlarla değil, daha düzenli bir görünüm sergilemesini sağlar. Ne tür bir su istasyonunun daha uygun olacağını belirlerken şirketler, kullanılabilir alan miktarı, yoğunluk gösteren geçiş yolları ve gün boyunca su istasyonunu kaç kişinin kullanacağı gibi faktörleri değerlendirmelidir.
Halka açık alanların ADA kurallarına uygun olması, dokunmatik su dağıtım makineleri ve diğer ekipmanlar söz konusu olduğunda oldukça önemlidir. Engelli bireylerin de erişime sahip olması gerekir sonunda. ADA standartlarına uygun dağıtım makineleri genellikle dikkatle tasarlanmış birkaç özelliğe sahiptir. Tezgahlar, engelli kişilerin rahatça ulaşabileceği şekilde daha alçak konumda yer alır. Oturarak kullanım için dizlerin geçebileceği kadar alt kısmında boşluk bulunur. Butonlar veya sensörler, kullanıcıların zorlanmadan aktive edebilecekleri konumlarda yer alacak şekilde yerleştirilmiştir. Bu küçük ama önemli detaylar, fiziksel yetilerinden bağımsız olarak herkesin suya erişimini sağlar. İş yerleri bu şekilde erişilebilirliği düşünerek sadece bir kontrol listesini işaretlemiyorlar, aynı zamanda herkesin dahil olduğunu ve kendini kabul görmüş hissettiği alanlar oluşturuyorlar.
Temassız istasyonlar, sadece temizliği sağlamakla kalmaz, aynı zamanda fiziksel temas noktalarını azaltarak insanların alanlar içinde daha kolay hareket etmesine yardımcı olur. ADA (Amerikan Engelliler Kanunu) yetkilileri, bu tür temassız özelliklerin kurulduğu yerlerde hareket kabiliyetiyle ilgili zorluk yaşayan ya da diğer erişilebilirlik sorunları bulunan bireyler için büyük bir fark yarattığını belirtmiştir. ADA standartlarına uygun temassız sabit tesisatlara sahip olan kamu tuvaletleri, parklar ve ulaşım merkezleri sadece mevzuata uymakla kalmaz, aynı zamanda herkes için daha iyi bir deneyim yaratır; özellikle geleneksel musluklar ya da kapı kollarıyla zorlanabilecek kişiler için. Ülkedeki şehirler bu dönüşümü hem iyi iş uygulaması hem de sosyal sorumluluk açısından giderek daha fazla benimsemeye başlamıştır.
Hastanelerde ve kliniklerde, farklı su sıcaklıklarına ihtiyaç duyan hastalar için sıcak ve soğuk su dağıtım cihazlarının bulunması her şeyi değiştirir. Hastaların doğru şekilde hidrasyonunu sağlamak sadece içecek sunmakla ilgili değildir; aslında iyi tıbbi bakımın merkezi bir unsuru durumundadır. İnsanlar hidrasyon durumu iyi olduğunda, hastalıklardan ve ameliyatlar sonrası vücudun iyileşmesi daha hızlı olur ve genel olarak hastane kalenleri süresince daha iyi hissederler. American Journal of Nursing dergisinde yayımlanan araştırmalar da bunu destekler niteliktedir; hastalara yeterli miktarda sıvı verildiğinde doktorların daha az komplikasyonla karşılaştığı ve tedavilerin genel olarak daha iyi sonuç verdiği gözlemlenmiştir.
Çoğu hemşire ve doktor, su alma istasyonlarına kolay erişimin hastanelerde ve kliniklerde işlerin ne kadar sorunsuz yürüdüğünü büyük ölçüde etkilediğini herkese anlatır. Bu makinelerden gelen sıcak su sadece kahve yapmak için değil, aynı zamanda bazı ilaçların karıştırılması ve prosedürlerden önce endişeli hastaları sakinleştirmek için de hayati öneme sahiptir. Soğuk su istasyonları ise vardiyalar boyunca herkesin su tüketimini sürdürebilmesini sağlar; bu, insanlar uzun saatler ayakta çalışırken özellikle önemlidir. Tesisler bu çift sıcaklıklu makineleri kurduğunda yalnızca şişe su maliyetlerini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda hem tıbbi personelin hem de ziyaretçilerin zaman kaybetmeden doğru şekilde su tüketebilmesine özen gösterdiklerini göstermiş olurlar.
[^1^]: Amerikan Engellilerin Eşit Fırsatlar Yasası Ulusal Ağı
[^2^]: Amerikan Hemşirelik Dergisi, 2017.